‘'Çocuğun gelişimini desteklemek sadece bir becerinin daha iyi olması için uğraşmak anlamına gelmiyor. Bu çabayı görüyorum bazen. Çocuğumuzun dil beceresi iyi olsun, evet olsun... Zihinsel becerileri de daha iyi olsun, peki tabii ki onlar da iyi olsun... Sosyal ve duyusal becerileri de daha iyi olsun. Elbette olsun. Bu becerilerin iyi gelişmiş olması bir alt yapıdır. Veya şöyle söyleyeyim, bir insanın iskeletidir, binanın taşıyıcı kısmıdır. Kirişler, kolonlor vs. Taşıyıcı sistem zayıfsa çok fena, bina uzun zaman ayakta kalamaz. Ama bina, taşıyıcı kısmından ibaret değildir, bilakis taşıyıcı sistemden çok ötedir. Bir gözünüzün önüne getirin lütfen. Öyle değil mi?

İnsanda da aynı konu çıkıyor karşımıza. Becerilerimizin gelişimi iyi desteklenmiş. Peki bunlarla ne yapacaksınız? Hayat amacınız nedir? Belki bugünkü eğitim anlayışı insanları buradan uzaklaştırdı, anne-babaları da buradan uzaklaştırdı. O kadar başarı odaklı olduk ki her şeye bu gözle bakıyoruz, bu bakış açısı otomatikleşti gibi gelmeye başladı bana. Çocukluktaki hayat yolculuğu, çocuk şunu yaptı mı, yapmadı mı, konuştu mu, yürüdü mü, okudu mu, okulda iyi notlar aldı mı gibi endişelerle geçiyor sadece. Binanın taşıyıcı kısmı ile ilgileniyoruz –ki tabii ki ilgileneceğiz. Aslında sizinle yaptığımız bu güzel sohbette bunları konuştuk. Taşıyıcı sistemi nasıl oluşturacağız? Ama işte, insanın gelişimi de bundan ibaret değil, çocuğun gelişimi de bundan ibaret değil. Ebeveyn çocuk ilişkisi de sadece belli çocuk yetiştirme davranışlarından ibaret değil. Büyük resmi kaçırmamak lazım. Belki sorunuzu doğrudan cevaplamıyorum, konuyu biraz dağıtarak anlatıyorum gibi gelebilir ama insanın gelişimine ve yaşam yolculuğunun amacına, varlığının amacına dair büyük resmi görebilmek için bu bakış açısının önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuğun yaşadığı dünyaya duyarlı olması, sorumluluk bilincinin olması meselesi, binanın kendisiyle ilgili. Sağlam taşıyıcı sistemin etrafına inşa edilenlerle, örülenlerle ilgili. Ebeveynin kendi yaşamında buna dair izler olması çocuğun yetişme sürecini de doğal olarak, kendiliğinden etkiler.''

Prof. Dr. Ayşe Bilge SELÇUK' un ‘'Her Koşulda Ebeveynlik'' adlı kitabından bu alıntı. Bir bireyin sadece taşıyıcı sistemden oluşmadığını, hayat yolculuğunun çok daha fazlası olduğunu hatırlatıyor ve bu sistemi oluşturan bütünün, tüm parçalarıyla ilgilenmek gerektiğinin altına çiziyor. Büyük resmi kaçırmayalım diyor.

Biz iki arkadaş bu bakış açısına olan inancımızla çıktık yola. Yolda karşılaştığımız tüm çocuk ve ailelerden aldığımız geri dönütler ve gözle görülür dönüşümler bizi daha çok aileye ulaşma ve daha çok çocuğun hayatına dokunma konusunda teşvik etti. Şahitlik ettiğimiz iyileşmelerin büyüsü ile yıllardır emek verdiğimiz bu yolda geliştik, değiştik, olgunlaştık. Farklı yaklaşımlarla daha zengin bir bakış açısı geliştirdik. Ancak birkaç şey hiç değişmedi:

  • Mesleki etiğe duyulan hassasiyet,
  • Özenli, dikkatli ve yargılamadan uzak çalışma sistemi,
  • İş birliği ve ekip çalışması,
  • Multidisipliner yaklaşım,
  • Karşılıklı güvene ve empatiye dayalı ilişki,
  • Öğrenmeyi, yenilenmeyi ve gelişmeyi sürdürme.

Biz hala aynı heves ve inançla çalışmaya devam ediyoruz. Eğer siz de dönüşmeye ve gelişmeye hazırsanız, biz buradayız. Hoşgeldiniz!